UZAY KAPLAN

Kişisel Koç • Rehber • Hayat Abisi

“Hayatı çok ciddiye almadan, doğru yolu bulmana yardım eden abi.”

Hayat tecrübem, balık burcu sezgim ve insanlardan gelen “sen bana iyi geliyorsun” cümleleriyle bu yola girmiş bir kişisel koçum. Zorlamadan, baskı kurmadan, sadece ışık tutarak yol gösteren; yerine göre abi, yerine göre dost, arkadaş, kardeş ve iyi bir dinleyici.

Ben Kimim?
Ben Uzay. İnsanlara iyi gelmeyi meslekten önce “yaratılış şekli” olarak gören, sakin, samimi ve hafif esprili bir kişisel koçum.

Yıllar içinde fark ettiğim şey şu oldu: İnsanlar derdini anlatırken yanımda rahatlıyordu. “Seninle konuşunca içim ferahlıyor” diyenler arttıkça, bunun sadece tesadüf olmadığını anladım. Ben de bu doğal akışı ciddiye alıp, koçluğu hayatımın merkezine koymaya karar verdim.

Koçluk tarzım tek bir kalıba sığmıyor, çünkü insanlar da tek bir kalıba sığmıyor. Bazen abi olurum; sakin, güven veren, “gel otur anlat” diyen bir enerjiyle. Bazen iyi bir dost olurum; sen konuşurken çayını karıştıran, arada gülümseyen, seni yargılamadan dinleyen.

Bazen arkadaş olurum; yanına oturur, aynı seviyede konuşur, “bak bunu ben de yaşadım” derim. Bazen kardeş olurum; içten, dürüst, filtresiz… ama kırmadan, incitmeden. Ve bazen sadece iyi bir dinleyici olurum; çünkü bazen insanın ihtiyacı olan tek şey, onu gerçekten duyan birinin varlığıdır.

Zorlamam, baskı kurmam, “şunu yapmalısın” demem. Sadece ışık tutarım. Kararı sen verirsin, ben yanında yürürüm. Biraz abi, biraz dost, biraz rehber…

Koçluk Felsefem ve Tarzım
“Ben kimseyi değiştirmem. Sadece içindeki doğru sesi duymanı sağlarım.”

Hayat tecrübem, sezgim ve insan okuma yeteneğimle; kırgınlık, güvensizlik, değersizlik hissi, kafa karışıklığı gibi alanlarda yanında olurum. Bunu sert, baskıcı bir koçlukla değil; bir abi gibi, sakin ve samimi bir dille yaparım.

Benim yanımda dramayı büyütmeden duyguyu anlamlandırmak mümkündür. Duygunu küçültmem, yok saymam; ama onu büyütüp seni boğmasına da izin vermem. Tam kararında bir yerden tutarız.

Sessiz ama etkili bir koçluğa inanırım. Bağırmadan, zorlamadan, baskı kurmadan… Ama bazen bir cümle söylerim, insan günlerce onu düşünür.

Espri benim için kaçış değil; iyileştirme aracıdır. Güleriz, dalgamızı geçeriz, ama meseleyi de derinlemesine konuşuruz. Hızlı çözüm değil, doğru çözüm peşindeyim.

Uzmanlık alanlarımı şöyle düşünebilirsin:

  • Duygusal denge koçluğu
  • Kırgınlık ve değersizlik duygusuyla çalışma
  • Pozitif yaşam rehberliği
  • Sezgisel yönlendirme ve insan okuma sezgisi
  • İlişki farkındalığı ve iletişimde netleşme
  • Hayat yolunu bulma ve karar süreçlerini sadeleştirme
  • Sessiz ama etkili, baskısız koçluk

Tarzımı birkaç cümleyle şöyle özetleyebilirim:

  • “Seni yargılamam, ama bazen hafif gülerim.”
  • “Hayat zor olabilir, ama çay koyarsan konuşuruz.”
  • “Ben koçum ama insanım, sen de insansın… beraber toparlarız.”
  • “Dert anlatmak serbest, drama yasak.”
Bilimsel Merak Yolculuğum
Kişisel koçluğumun arkasında, pandemi döneminde başlayan ve hücresel stres, DNA onarımı, yaşlanma biyolojisi ve belirsizlikle ilişkim üzerine kurulu bir merak yolculuğu var.

Pandemiyle birlikte dünya bir anda değişti. Sadece sokaklar değil, insanların iç dünyası da sessizleşti. Belirsizlik, bilgi karmaşası ve görünmez bir baskı hepimizin üzerine çöktü. O dönemde kendime sürekli şu soruları sorarken buldum:

  • Bağışıklık sistemimiz bu kadar yükü nasıl taşıyor?
  • Hücresel düzeyde neler oluyor?
  • Bu yaşadıklarımız yaşlanma sürecimizi nasıl etkiliyor?
  • DNA hasarı, stres ve enflamasyon bizi uzun vadede nasıl şekillendiriyor?

Bu sorular beni bilimsel literatüre yönlendirdi. Araştırmalar, makaleler, hipotezler, tartışmalar… Tüm bunları bir “bilim insanı” iddiasıyla değil, merak eden bir insan olarak takip ettim. Amacım tek bir doğruyu bulmak değil, belirsizlikle daha dürüst bir ilişki kurmaktı.

Özellikle hücresel stres yanıtı, DNA onarım mekanizmaları ve modern yaşamın biyolojik yükü gibi konular dikkatimi çekti. Bazı bilimsel çalışmalarda, laboratuvar ortamında ve hayvan modellerinde; belirli bileşikler verildiğinde hücresel stres yanıtlarının değiştiği, DNA hasarı ve onarım süreçlerinin etkilendiği ve yaşam süresi üzerinde farklılıklar gözlendiği rapor ediliyordu.

Bu çalışmalar, insanlar için kesin sonuçlar sunmuyor ama önemli bir pencere açıyor: Hücre stres altındayken ne yapıyor, kendini nasıl koruyor, DNA hasarı hangi mekanizmalarla onarılmaya çalışılıyor ve biz bu süreçleri neden bu kadar merak ediyoruz?

Resveratrol gibi bazı bileşikler, laboratuvar çalışmalarında:

  • Hücresel stres yanıtı,
  • Oksidatif süreçler,
  • Enerji metabolizması,
  • Bazı protein yolları (örneğin sirtuin ailesi gibi)

üzerinde etkileri olabileceği için araştırılıyor. Bu çalışmaların çoğu fareler ve hücre kültürleri üzerinde yapılıyor. İnsanlar üzerindeki etkiler hâlâ araştırma aşamasında ve “mucize” diyebileceğimiz net sonuçlar yok.

Benim için bu konu bir “gençlik iksiri” arayışından çok, bilimsel belirsizlikle kurduğumuz ilişkiyi anlamaya çalışma fikrine dönüştü. “Bir madde hakkında bir şey duyduğumuzda neden hemen umut bağlıyoruz, neden bazı hikâyeler bizi daha çok etkiliyor?” gibi sorularla ilgilendim.

Yazdıklarım, bu merakın içinden geçen dürüst notlar. Bir tedavi önerisi değil; “Ben bu konuyu böyle merak ettim, sen ne düşünüyorsun?” diyen bir insanın kaydı.

Kitaplarım
Hem duygusal dünyayı hem de bilimsel merakı anlatan iki alanım var: şiir ve insan hikâyeleri ile vitamin / resveratrol üzerine merak yolculuğu.
Aşkın İçinden Geçtim
Aşkın İçinden Geçtim
Şiir • Duygusal Yolculuk
Aşkın İçinden Geçtim, sadece romantik bir duyguyu değil; insanın kendisiyle, geçmişiyle ve kırgınlıklarıyla kurduğu sessiz diyaloğu anlatan bir şiir kitabı. Satırların arasında “Ben de böyle hissettim” diyeceğin küçük iç itiraflar var.
Bu kitap; dramayı büyütmeden, duyguyu küçültmeden yazılmış metinlerden oluşuyor. Bazen bir dize, bazen tek bir cümle, bazen de içinden geçip gittiğin ama üstünde hiç durmadığın bir duyguyu tekrar eline almanı sağlıyor. Yalnız hissettiğin anlarda, “Bu sayfaya biri beni anlamış” diyebil diye yazıldı.
Amazon’da Gör
Sihirli Vitaminin Bilimsel ve Kişisel Yolculuğu
Sihirli Vitaminin Bilimsel ve Kişisel Yolculuğu
Bilimsel merak & kişisel keşif
Bu kitapta, resveratrol etrafında oluşan bilimsel tartışmaları ve bu tartışmaların bende uyandırdığı merakı anlatıyorum. Pandemi döneminde artan bilgi karmaşası, “mucize” diye sunulan kavramlar ve insanların umut arayışı üzerinden, hem bilimi hem insan psikolojisini düşünmeye çalıştım.
Metin; tıbbi tavsiye ya da “şunu kullanmalısın” diyen bir rehber değil. Aksine, “Bu konuyu ben böyle merak ettim, sen ne düşünüyorsun?” diye soran bir çerçeve. Bilgi kadar, bilgiyle kurduğumuz ilişkiyi de sorgulayan bir anlatı.
Resveratrol nedir?
Resveratrol, üzüm kabuğu, bazı meyveler ve bitkisel kaynaklarda doğal olarak bulunan bir bileşiktir. Bitkiler bu maddeyi genellikle stres, UV ışığı veya çevresel tehditlere karşı bir savunma mekanizması olarak üretir.
Bilim dünyasında resveratrol; hücresel stres yanıtı, oksidatif süreçler ve yaşlanma biyolojisi gibi alanlarda incelenmektedir. Bu çalışmaların önemli bir kısmı laboratuvar ortamında ve hayvan modellerinde yapılmaktadır; insanlar üzerindeki etkilerle ilgili araştırmalar hâlâ sürmektedir ve “mucize” denilebilecek kesin sonuçlar yoktur.
Benim yaklaşımım, resveratrolü bir “gençlik iksiri” ya da kesin çözüm gibi sunmak değil; bilimsel belirsizlik, bilgi karmaşası ve insanların umut arayışı üzerinden düşünmek. Yani konu resveratrol olsa da, aslında anlattığım şey şudur: “Bilimsel bir başlıkla karşılaştığımızda, neye neden inandığımızı nasıl sorguluyoruz?”
Amazon’da Gör
İletişim
“Mesaj at, konuşalım. Dertler paylaştıkça hafifler, ben de hafifletmeyi iyi bilirim.”

Koçluk, kitaplar veya sadece kafanı açmak için sohbet etmek istersen, bana e‑posta ile ulaşabilirsin: info@uzaykaplan.com

İleride WhatsApp, Instagram ve diğer kanalları da buraya ekleyebilirim. Şimdilik en temiz ve net yol: e‑posta.

Not: Paylaştıklarım, hayatına ve düşünme şekline ışık tutmak içindir; profesyonel sağlık veya terapi desteğinin yerini almaz.